Saturday 29 November 2014
Friday 28 November 2014
2 YAŞ SENDROMU
Etiket
2 yaş
2 yaş sendromu
gül çelik
iki yaş seminer
inatlaşmak
izmir
izmir anneleri
izmir etkinlik
jou jou aktivite merkezi
karşıyaka
ne yapmalı?
oyun terapisi
Jou jou 'da yine bir seminer.
2 yaş sendromu semineri:))
(25 kasım 2014)
Semineri Psk.Gül Çelik verdi.
Gül Çelik'i biraz tanımak ister misiniz?
Psk.Gül Çelik, 4 Haziran 1982 tarihinde doğmuştur.
Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji bölümünden 2004 yılında psikolog ünvanı ile mezun olmuştur.
9 yıldan beri İstanbul ve İzmir'in tanınmış özel ilköğretim okulları 2. kademesinde ve okulöncesi eğitim kurumlarında Psikolog olarak görev almıştır.
Meslek hayatı içerisinde çeşitli eğitimler almıştır.
Özellikle okul olgunluğu (ilköğretime hazıroluşluk) konusunda sertifikalı uygulayıcıdır.
Aynı zamanda oyun terapisti olan Gül Çelik, 2014 yılından itibaren Dünya Psikolojik Danışma Merkezi'nde çocuk ve ergen danışmanlığı yapmaktadır.
Tüm semineri dikkatle dinleyerek not tutmaya çalıştım.
Keyifli okumalar dilerim.
(Yeri geldiğinde kızım Rüya'nın
gelişimi ile ilgilide kısa bilgiler paylaşacağım.)
2 yaş
aslında çocukluğa adım attığı ama bizim gözümüzde çocuğumuzun hala bebek olduğu dönemdir.
Bu
yüzden 2 yaş sendromunun, yetişkin 2 yaş
sendromu olduğunu söyleyerek seminerin başında hepimizi güldürdü Gül Hanım.
Sorunu
anlamak ve sorunu çözmek için öncelikle bu dönemin özelliklerini iyi bilmek
gerekiyormuş.
1.5-3
yaş arası çocukların özelliği: psikomotor becerilerin geliştiği,bağımsız
hareket ettikleri, dünyayı keşfetmeye başladıkları,merak ettikleri bu hayatta ben
de varım dedikleri dönemmiş.
‘’Ben , duygu ve düşüncelerimi fark ettiğim dönemdeyim ‘’ diyor çocuğumuz
aslında bize.
Hayır kelimesini çok sık kullanmanın
sakıncaları nelerdir?
Aslında
çocuklar ‘’hayır’’ kelimesini bizden öğreniyorlarmış.
Çocuğun
lügatında böyle bir kelime yokmuş.
Eğer Tv
ye dokunurken hayır yerine ''DUR'' deseydik duracaktı belki de çocuk.:)
Henüz
daha adımını atarken bile yapma dur hayır demeye başladık aslında hepimiz.
Hayır kelimesi yerine bundan sonra dur kelimesini
deneyeceğim ben de.
Çok
işlek bir caddede elimizi bıraktı diyelim.
Biz bir
açıklama yapmadan sadece dur diyebiliriz.
Çocuk hayırlara belli bir zaman
sonra duyarsızlaşıyormuş.
Bunun
yanı sıra 2 yaşta tehlikenin nerede olduğunu artık öğrenmiş oluyorlarmış.
Eğer bu
dönemde inatlaşma, sizden gizli etraf karıştırma varsa çocuğunuz gayet normal
demekmiş.
Tüm bu
olanlar sürecin normal gittiğini,
gelecekte de gelişim sürecin bu şekil devam edebileceğinin sinyallerini
veriyormuş.
Bunların
olmaması düşündürmeliymiş asıl.
(Rüya’da bu özelliklerin olması üzerken normal bir süreç olması beni mutlu
etti doğrusu.Sonuçta bu dönemde geçecek, bunu bilmek güzel)
Bu
dönem çocuğu bazen olur olmadık şeylere
ağlarmış.
Yani
ceplerindeki en önemli silahları ağlamak olduğundan her çaresizliklerinde
ağlarlarmış.
Bazen ağlarken,
dindirilmeye değil de desteğe ve sırtının sıvazlanmasına ihtiyaç duyarlarmış.
Böyle
anlar da yanında olmak ve onu
anladığımızı hissettirmemiz gerekiyormuş.
Bazen her
şeye çözüm üretmek yerine, onu anladığımızı göstermek de bir çözüm olabilirmiş.
Tam da
bu noktada önemli bir detay paylaştı Gül Hanım.
Çocuğumuzu
sevmek ya da dokunmak istediğimizde kafasını okşarız ya hepimiz:
Bunun
yerine sırtını okşamalı ve sevmeliymişiz.
Çünkü
en fazla sinir sırtımızda olduğundan çocuğumuzun sakinleşmesi daha kolay
olurmuş.
Annenin bu dönemde onu izlemesi, güvende olduğunu
hissettirmesi çok önemliymiş.
Çocukluk
dönemine girdiği bu süreçte çocuk sebep sonuç ilişkisi kurmak zorundaymış.
Aksi
takdirde neyi niçin yapmayacağını öğrenemezmiş.
Mesela
yemek ile ilgili sıkıntı yemek ile çözülmeli.
''Yemek
yemezsen tv açmam'' ya da ''çizgi film açmam'' bağlantısı çok yanlışmış.
Yemek
düzeni istiyorsak çözümü yine yemek ile ilgili çözmeliymişiz.
‘Yemeğini
yersen en sevdiğin yiyeceği ödül olarak verebilirim' olabilirmiş mesela.
Gül Hanım yemek konusundan hızlıca geçiş yaptı. Çünkü
yemek konusu başlı başına bir seminer
konusu olabilirJ
Hepimizin bu konuda söyleyecek cümleleri ve herkesin mutlaka anlatacağı hikâyesi vardır.
Çocuğun bireysel yetişmesi konusu
Şimdiki
ebeveynlerin getirdiği sakıncalı durumlardan en önemlisi bireyselcilikmiş.
Hepsi
prenses hepsi prens hepsi muhteşem olarak yetiştiriliyor keza kreş ve
ana okullarında da böyle devam ediyor.
Kimseyle
bir şey paylaşmayıp ben kendim oynayacağım diyerek köşesine çekilip tek başına
oynuyorlar.
Bazen biz anneler babalarda buna itiyoruz çocuklarımızı.
Tamam ok paylaşma sen ayrı oyna diyoruz.
Bu dönem özellikleri biraz hafiflediğinde çocuğu paylaşıma
yönlendirmek gerekiyor diye düşünüyorum ben.
Rüya için de aynı sorunları şu sıralar yaşıyoruz.
Veeee
ilkokula başladığında gerçeklerle
karşılaşılıyorlar.
O zaman
da çocuğumuzda çeşitli sorunlar ortaya çıkabiliyormuş.
Ne kadar esneğim?
Aman aman
ağlamasın diye esnek büyüttüğümüz, her istediğini yaptığımız çocuklar ilkokul
1.sınıfa başladıklarında bocalıyorlar.
Aslında
çocuklardan ziyade biz çok esnek olduğumuzdan onların doğal sonuçları böyle oluyor.
Çocuklarımızın her istediğini anında yapmak, her istediğini almak, bizi adeta kontrol etmelerine izin vermemiz ilerisi için tehlikeli sonuçlar doğurabilirmiş.
Bu nedenle çocuklarımıza ne kadar esnek olmalıyız?
Bugün bir konuda kural koyup yarın o kuralı biz uygulamıyorsak eğer, çocuğumuza karşı o an esnemiş oluruz.
Bu durum sonucunda da çocuğumuz bizim koyduğumuz kurala doğal olarak saygı duymaz.
Koyduğumuz kurala sahip çıkmalıyız.
Evimizde kurallarımız olmalı
Evin mutlaka
kuralları olmalıymış.
Bizim
zamanımızdaki çocuklukta ebeveynler bu kadar rahat ve özgür değil hatta o
dönemin erkek çocukları
daha
baskın yetiştiğinden günümüz baba profilinde ya çok esnek ve tepelerde taşıyan
oldular ya da babalarından gördüğü gibi katı bir sistem uygulamaya
çalışıyorlarmış.
Anne ve
babanın yetişme tarzları farklı olduğundan, ebeveynlerin mutlaka karşılıklı
anlaşmaya varmaları,çocuklarının
davranışı ile ilgili ve kendi aralarında olmazsa olmazları ile ilgili
konuşmaları gerekiyormuş.
Çocuğa
karşı biri başka biri başka konuşursa doğal olarak çocuk bunu istediği gibi
kullanmaya başlarmış.
Örneğin;
baba için çocuğun geç yatması önemli değildir ama anne bu konuyu çok önemser.
Baba
uyku vakti gelse bile oyun oynamak , anne ise çocuğu uyutmak isteyecek.
Çocuk
bu anlaşmazlığı ister istemez kullanacaktır.
Yemek
konusu,Tv izleme,telefondan çizgi film izleme vs. konuları da örnek
verilebilir.
Karşılıklı
konuşup orta yol bulunup annenin ve babanın çocuğa aynı şeyi söylemesi aynı
kuralı koyması çok önemliymiş.
Tabi
koyulacak kural için çocuğunun yaşının ve döneminin özelliklerini de dikkate
alınmalı,çocuğa yapabileceği şeyler için kural koymak gerekiyormuş.
Aslında
iş kural koymakla da bitmiyor çünkü çocuk ara ara kuralı esnetmeye
çalışacaktır.
Bunun
içinde bizim sınırlarımızı kesin koymamız gerekiyormuş.
Ayrıca;
- Çocukları güldürmeyi eğitimde kullanmalı,
-Masallarımızın içine vermek istediğimiz mesajları yerleştirebilirmişiz.
-Aynı zamanda çocuklarla ilgilenir, onların oyunlarına dahil olursak bundan çok keyif alacaklar, kurduğumuz bu güzel iletişimle de kurallara daha çok saygı duyacaklarmış.
Ayrıca;
- Çocukları güldürmeyi eğitimde kullanmalı,
-Masallarımızın içine vermek istediğimiz mesajları yerleştirebilirmişiz.
-Aynı zamanda çocuklarla ilgilenir, onların oyunlarına dahil olursak bundan çok keyif alacaklar, kurduğumuz bu güzel iletişimle de kurallara daha çok saygı duyacaklarmış.
Bir
başka konu ise Avm ler de oyuncak alanlarında çocuğun kıyametler koparması ve
oyuncak istemesi hatta kendini yere atması durumu.
Hepimiz
yaşamışızdır zaman zaman.
Biz aslında
çocuğumuzun oyuncakçı önünde nasıl tepki vereceğini biliyoruz o zaman önlem
odaklı yaklaşmamız gerekiyormuş.
Peki ne
yapmalı?
Çocuğumuzun
oyuncakçı önünde nasıl davrandığını bilerek kriz anında olayı çözmeye çalışmak
pek mantıklı bir hareket olmaz.
Çünkü
hangi çocuk tam oyuncak mağazası önündeyken oradan uzaklaşır ya da hangi çocuk
oyuncak mağazasından oyuncak almadan çıkmak ister?
Avm
önüne gitmeden önce ya da evden çıkmadan önce çocuğumuzla konuşmalıymışız.
Aramızda
küçük anlaşmalar da yapabilirmişiz.
‘’Bugün
sana bir tane oyuncak alacağız’’ ya da ‘’bugün oyuncak alma günümüz değil’’
şeklinde önlem odaklı konuşmalıymışız.
Bir
diğer konu ise, çocuklarımızın kıyafet konusunda seçim yapmaya başlaması ve bu
konudan ötürü bazen bizi zor durumda bırakmaları.
Bunun
nedeni de; özellikle dışarıdan bakan insanların çocuklarımızın estetik
ruhlarıyla ilgilenmeleri,onların kıyafet ve saçlarına göz renklerine yorum
yapmalarıdır.
Bu
durum sonucunda çocuklarda ister istemez kıyafetleriyle, saçıyla,tokasıyla
ilgilenmeye başlıyorlarmış.
Tam evden
çıkacakken çocuğumuz (özellikle de kız çocukları) bizim seçtiğimiz kıyafetleri
reddeder.
Yine
diğer olaylarda olduğu gibi burada da aynı şekilde kriz odaklı sorun çözmek zor
olacağından önceden konuşmak gerekiyormuş.
Seçtiğimiz
kıyafetleri önüne koyarak hangisini giymek istersin diye sormak önlem odaklı olabilirmiş.
İlk düş kırıklıklarını bu dönemde yaşarız, her ne
kadar hatırlamasakta.
Bu
dönemin en belirgin özelliklerinden birisi de inatlaşmaktır.
İnatlaştığında çok üzerine gitmememiz gerekiyor.
Her şeyi konuşarak sakin sakin anlatmak gerekiyor.
Her şeyi konuşarak sakin sakin anlatmak gerekiyor.
Sonuçta bu dönemin de geçeceğini bilmek ve çocuğumuza sert davranıp sonrasında pişman olmamak gerekmiş.
Yastığa
vurduğu gibi tv ye de vurmak ister.
Sonuçta
tv nin çok pahalı olduğunu ya da eşyanın değerli olduğunu bilemez çocuk.
Tv ye
vurma konusunda ısrarcı olur.
Bu dönem aynı zamanda çok soru sorma
ve bilgilerini doğrulama
dönemiymiş.
Çocuğu
ertelemeli miyim?
Ertelemeyi
kullanmak gerekiyormuş.
Araba
kullanıyorsunuz ve çocuğunuz ısrarla size bir şeyler soruyor ya da sizinle
konuşmak istiyor.
Onu
geçiştirmek yerine şu an araba kullandığınızı söylemek ve arabadan indiğimizde sorunu
cevaplayacağım ya da indiğimizde seninle konuşacağım diye söz vererek onu
erteleyebilirsiniz.
İndikten sonra da ‘’evet şimdi anlat bakalım seni dinliyorum’’diyebilirmişiz.
Bir
süre sonra arabada konuşmamayı öğrenecektir.
Çocuğumuza
saygı duymak onun öz güvenli yetişmesini sağlar.
2-2.5
yaş civarı çocuğun tam da oyun zamanıdır.
Evin
içinde bizi de oynattığı zamandır:)
Koltukta
oturursunuz oradan kaldırır sizi başka koltuğa geçersiniz sonra ikinci oturduğunuz
yerden de kaldırır.
Sizi
oynatmak onun için büyük başarıdır aslında.
Biz
esnedikçe diretmeye devam ediyorlar.
Aynı
şekilde çok eğlendiği bir yerden geri gelmek istememesi durumunda ise yine
önlem odaklı çalışmak gerekiyor.
Yani
1-1.5 saat oynamıştır çocuk ve artık yeter eve gidiyoruz dediğiniz zaman
bağırıp yerlere atması kendini çok normaldir.
Çünkü
sevdiği bir şeyden koparıyorsunuz.
Peki ne
yapmalı?
Çocuklar
sayı saymayı çok severler ve bütün çocuklara sayıları öğretmiştir ebeveynleri.
3 kere daha
kay gideceğiz artık ya da 3 kere kay 5 kere sallan son artık eve gideceğiz
demek sorunu çözecektir.
5dk
sonra gideceğiz denmesinden de anlamaz çünkü zaman kavramı henüz oturmamıştır.
Tv başından kaldıramıyorum ne yapmam
gerek?
Çocuklar
en az çizgi film kadar keyifli bişi yerine konmadığı sürece ağlayıp kendilerini
yerlere atmaları çok normal.
Çünkü
sevdiği bir şeyi elinden alıyorsunuz, peki ne yapmalı?
2
boyutlu bir pencereden 3 boyutluya geçersek çok keyif alabilirler yani
kendimizi çocuğumuza sunabiliriz.
Hayvan
taklitleri, parmak boya,beraber makarna etkinliği ya da mutfakta yardım etmesi
vs..
Çizgi
film başına oturuyor ve kalkmıyor?
Zaman
süre bilmediğinden çok uzun bir zaman geçmiş olsa bile bunu anlayamıyor
elbette.
Bundan
dolayı 3 çizgi film izleyeceksin tv kapatıcam şeklinde uyarılarda
bulunulabilir.
Aynı
şekilde telefon için de geçerli.
Bir
sayı belirtmemiz gerekiyor ve bitince elinden alıp kaldırmalıyız.
Günümüz
çocuklarının teknoloji ile haşır neşir olmamasına imkan yok.
Neredeyse
hepimizin elinde akıllı telefonlar var.
Biz
Rüya’ya ne kadar vermemeye çalışsak da bir şekilde alıyor ve oyunlar oynuyor.
Babası
onun için mantık oyunları indirmiş onları oynuyor ama bazen çizgi film de
açıyoruz.
Evde
veya dışarıda asla benim telefonumu istemez çünkü ben baştan sınır koydum
elleyemezsin diye.
Babasının
telefonunu çok rahat bir şekilde alıyor belki de o bahsettiğimiz sınır koyma
konusunu babasıyla çözememişiz.
Günümüz
çocuklarını teknolojiden uzak tutamayız tutmamalıyız da zaten.
Elbette
bilecek oynayacak ama mutlaka bir sınırı olacak.
Teknolojinin
içindeyken mahrum bırakmak ilerisi için çocuğun girdiği ortamda akran kabulünü
zorlaştırabilir.
Sadece
tek uyarı sınırımızın olmuş olması gerekiyor.
Gül
Çelik çocukların çizgi film izleme konusundan önemli bir uyarıda bulundu.
Telefonlarımız
ya da bilgisayarlardan izletirken mutlaka kayıtlı çizgi filmler izletilmeli.
Yani
internetten izlerken başka bir yere tıkladığında (yanlarda sürekli reklam
vs.oluyor.)çocuğu başka başka yerlere yönlendirebilir.
Bu konuyla ilgili yaşamış olduğu olumsuz bir deneyimini de bizimle paylaştı Gül hanım.
Dikkat
etmeliyiz.
Sorulara
geçecek olursak
İkinci dili nasıl verebilirim?
Evde ebeveynlerden biri yabancı dil
konuşsun diğeri ana dili şeklinde mi?
İnternette bulunan kavramların olduğu
videolar vs. şeklinde mi?
Cevap:Eğer
baba yabancı anne Türk ya da baba Türk anne yabancıysa 2.dil konuşulabilir.
Anne baba Türk fakat evde birinden biri yabancı dili konuşuyor bu sakıncalı bir durummuş.
Çünkü çocuk kendi dilini öğrenmeden diğer bir dille karşı karşıya ve kafası karışacaktır. peki ne yapmalı?
Anne baba Türk fakat evde birinden biri yabancı dili konuşuyor bu sakıncalı bir durummuş.
Çünkü çocuk kendi dilini öğrenmeden diğer bir dille karşı karşıya ve kafası karışacaktır. peki ne yapmalı?
Şarkılı
videolar,şarkılar dinletilebilir.
Yani çocuk 2.dile maruz bırakılır ama ona öğretme amacıyla yola çıkmamak gerekiyor.
Keyif alacağı doğrultuda eğlenerek kulak dolgunluğu olması amaçlanmalıdır ilk etapta.
Yani çocuk 2.dile maruz bırakılır ama ona öğretme amacıyla yola çıkmamak gerekiyor.
Keyif alacağı doğrultuda eğlenerek kulak dolgunluğu olması amaçlanmalıdır ilk etapta.
Çocuğum bana çok bağımlı mı?
Eğer
çocuk çok bağlı ise bunun sorumlusu bizizdir.
Mutlaka kendimizi gözden geçirmeliyiz acaba biz de mi çocuğumuza çok bağımlı yaşıyoruz diye.
Mutlaka kendimizi gözden geçirmeliyiz acaba biz de mi çocuğumuza çok bağımlı yaşıyoruz diye.
Oyuncaklarını toplamıyor diretmeli miyim?
Oyuncakların
toplanması bizim olmazsa olmazlarımız arasında mıdır diye gözden geçirmeliyiz
öncelikle.
Yani
mutlaka oyuncaklar toplansın böyle bir kuralımız olsun mu diyoruz yoksa bugün
bu konuda kuralcı davranıp 2 sene sonra esneyecek miyiz?
Öncelikle
bu soruyu kendimize sormalıyız.
Bu
seminerden çok şey öğrendim kendi adıma.
Ayrıca
çocuğunuzun yaşadığı bir sıkıntı varsa ya da bulunduğu yaşın özelliklerini
göremiyorsak mutlaka oyun terapisine ya da bir psikolağa götürmeliymişiz.
Eğer o
dönemde götürmezsek o sorunlar çözümlenememiş bir şekilde devam ederek 4 yaş, 7
yaş ergenlik sendromları şeklinde
karşımıza çıkıyormuş.
O
dönemlerde ise sorunun çözümü için uzun süreçler gerekiyormuş.
Biz
Rüya ile ilgili yaşadığımız bir sorun için bugün oyun terapisine başladık.
Süreci
ve sonucu aktaracağım mutlaka.
Böyle seminerlerin devamı oluyor biliyorum ve takipteyim.
Bilgilendirici ve de keyifli sohbet eşliğinde ilerleyen seminerimiz için Gül Çelik’e, jou jou sahibesi Bahar hanıma ve ekibine çok teşekkür ediyorum.
Bilgilendirici ve de keyifli sohbet eşliğinde ilerleyen seminerimiz için Gül Çelik’e, jou jou sahibesi Bahar hanıma ve ekibine çok teşekkür ediyorum.
Çocuklarımız bizim
yansımamızdır.
Gül Çelik facebook iletişim: Gül Çelik
Seminerleri takip etmek için jou jou facebook TIKLAYIN
Gül Çelik facebook iletişim: Gül Çelik
Seminerleri takip etmek için jou jou facebook TIKLAYIN
Tuesday 18 November 2014
Monday 10 November 2014
DOĞUM GÜNÜ
Etiket
atakent kanatçı ocakbaşı
denizci temalı pasta
doğum günü
pasta
şeker hamuru
sevgice şeker kurabiyeleri
Dün akşam hem sevgilii eşim Ümit'in d.günü hem de Pınar arkadaşımızın günü vardı.
Süpriz bir d.günü pastası olsun istiyordum ve arkadaşım Funda tam da istediğim gibi bir pasta hazırladı.
Yemek sonrası kesilen pasta hafifliği lezzeti ve görüntüsüyle harikaydı.
Arkadaşıma çok teşekkür ediyorum.
Kendisinin facebookta Sevgice Şeker Kurabiyeleri adında bir sayfası var oradan yapılan modellere göz atabilir ve Funda ile iletişime geçebilirsiniz.
Bizm için hazırlamış olduğu pasta
Bu gece için hepimiz siyah beyaz konsept seçmiştik.:)
Bu ara kilo verdiğim doğrudur.
Ama bir 10 kg daha vermek istiyorum.
Bölgesel sıkıntılar var:))
Ve canım eşim:)Sağlıklı mutlu nice güzel senelere ailemizle,sevdiklerimizle...
Subscribe to:
Posts (Atom)